Afganistan'da meydana gelen ve uykuda yakalayan deprem, ülkenin tümünü yasa boğan bir felakete dönüştü. 2 binden fazla insanın hayatını kaybetmesi, binlerce insanın evsiz kalmasına ve altyapının büyük zarar görmesine yol açtı. Arazinin dağlık yapısı ve zor ulaşım koşulları, kurtarma çalışmalarını daha da güçleştirdi. Afganistan tarihindeki en büyük doğal afetlerden biri olarak kaydedilen bu deprem, yalnızca kayıplarla değil, aynı zamanda yaralılara, yıkılan evlere ve tahrip olan altyapıya da ağır bir bedel ödettirdi.
Afganistan'ın kuzeydoğusunda, gece yarısı meydana gelen depremin büyüklüğü büyü bir sıkıntı doğurdu. Uluslararası sismik merkezler, depremin 7.2 büyüklüğünde olduğunu ve sarsıntının geniş bir alanda hissedildiğini duyurdu. Depremin ardından artçı sarsıntılar da devam etti ve halk arasında büyük bir panik oluşturdu. İlk belirlemelere göre, en fazla kayıpların yaşandığı bölgeler arasında Paktika, Logar ve Khost öne çıkıyor. Yerel sağlık kuruluşları, yoğun bir şekilde yaralılara hizmet vermeye çalışırken, uluslararası yardım kuruluşları da bölgeye yardım gönderdi.
Afgan hükümeti, acil durum ilan ederek ülke genelinde arama kurtarma operasyonlarını başlattı. Kurtarma ekipleri, yıkılan binalar arasında kalan insanları kurtarma çabalarını devam ettiriyor. Ancak, bölgedeki altyapı sorunları ve ulaşım zorlukları, bu çabaları engelleyici faktörler arasında yer alıyor. Birçok köy hâlâ iletişim kopukluğuyla başa çıkmaya çalışmakta. Ayrıca, birçok sivil toplum kuruluşu ve uluslararası yardım örgütü, deprem mağdurlarına yardım göndermek için seferber oldu. Yetkililer, acil yardım malzemeleri ve tıbbi desteklerin gönderilmesi için dünya genelinden destek talep ediyor.
Depremin yol açtığı travmanın yalnızca fiziksel değil, psikolojik boyutları da büyük. Yaşanan şaşkınlık ve korku, toplumun ruh sağlığı üzerinde derin yaralar açmış durumda. Uzmanlar, bu tür felaketlerin ardından bireylerin desteklenmesi gerektiğini vurguluyor. Eğitim ve bilgilendirme faaliyetleri ile, toplumun ruh sağlığının korunmasına yönelik çalışmalara hız verilmelidir.
Öte yandan, haber kaynakları ve hava durumu uzmanları, deprem sonrası yıkımın daha da derinleşmemesi için işbirliği yapılması gerektiğini belirtiyor. Afganistan’daki bu tür doğal afetlerin önceden tahmin edilmesi ve alınacak önlemlerin artırılması gerektiği vurgulanıyor. Hükümetin bu konularda daha fazla yatırım yapması ve uzmanlarla iş birliği içinde çalışması, gelecekte benzer olayların etkilerini hafifletebilir.
Bu durum, uluslararası toplumun dikkatini çekerken, Afganistan’daki insani kriz gerçeğini de gözler önüne seriyor. Ülke zaten kronik bir yardım krizine maruz kalırken, bu tür doğal afetler, hayatta kalanlar için bir felaket daha anlamına geliyor. Depremden etkilenen bölgelerdeki halkın ihtiyaçlarının bir an önce karşılanması, sadece temel ihtiyaçlarla sınırlı kalmamalıdır. Uzun dönemli rehabilitasyon ve yeniden yapılandırma planları da bir o kadar önemlidir.
Afganistan halkının bu felaketten en az hasarla çıkabilmesi için uluslararası dayanışmanın artırılması gerekiyor. Sadece acil yardım değil, aynı zamanda uzun vadeli destek projeleri ile bu tür doğal felaketlerin etkilerinin azaltılması hedeflenmelidir. Birçok ülke, bu zorlu dönemde yardımlarını göndermeye başlamışken, Afgan halkının eşit şartlarda yaşamasını sağlamak hepimizin sorumluluğudur.]