İstanbul, 2023 yılının sonbaharında meydana gelen deprem ile sarsıldı. Depremin ardından sosyal medyada yayılan bir iddia, ABD'nin bölgede yaptığı deniz sondajlarının depreme neden olduğu yönündeydi. Ancak, resmi kaynaklar ve uzmanlar, bu açıklamalara kesin bir şekilde karşı çıkarak, depremin doğal sebeplerden kaynaklandığını vurguladı.
Depremin ardındaki doğal nedenleri inceleyen uzmanlar, İstanbul'un jeolojik yapısının ve yer altı hareketlerinin yıllardır devam eden doğal bir süreç içerisinde olduğunu belirttiler. Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, “Yer kabuğundaki hareketler doğal olarak gerçekleşir. Jeolojik yapı, İstanbul'un tarihsel olarak deprem riski taşıdığını gösteriyor. ABD gemisi sondajlarının bu olayla hiçbir ilgisi yoktur.” şeklinde açıklama yaptı. Yılmaz, son yüzyılda Türkiye'nin birçok yerinde benzer depremlerin meydana geldiğine dikkat çekti.
Birçok uzman, İstanbul'daki depremin, halk arasındaki yanlış bilgilendirmeyle birlikte, şehirdeki yapıların güvenliğini sorgulamak için bir uyarı niteliği taşıdığını ifade ediyor. İstanbul'un deprem riski taşıyan bir bölgede bulunması nedeniyle, yapıların depreme dayanıklı hale getirilmesi gerektiği konusunda hemfikir olduklarını belirten Prof. Dr. Ahmet Yılmaz, “Her ne kadar şimdilik sondajların depreme sebep olduğu görüşü asılsız olsa da, İstanbul'un deprem kuşağında bulunduğu gerçeğini göz ardı edemeyiz.” yorumunu yaptı.
Resmi kurumlar, gerçekleşen depremin büyüklüğüne ve İstanbul'un tarihi zemin yapısına bağlı olarak, depremin gerçekleşmesini önlemek için farklı önlemler alındığını aktardılar. Türkiye Genel Müdürlüğü, şehirdeki binaların depreme dayanıklılığının artırılması için denetimlerin artırıldığını ve bu sürecin hızla devam edeceğini duyurdu. Böylelikle vatandaşların güven içinde yaşamalarının sağlanması hedefleniyor.
Sonuç olarak, İstanbul'daki depremin ardından ortaya atılan ABD gemisi sondajı iddiaları, yerel ve uluslararası bilim insanları tarafından çürütüldü. Ayrıca, bu durumun halk üzerinde yarattığı korku ve panik üzerindeki etkileri de göz önünde bulundurulduğunda, bilgilendirme süreçlerinin ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu. Doğal afetlere karşı öngörü ve hazırlığı artırmak, toplumların güvenli geleceği için hayati bir gereklilik olarak değerlendirilmektedir.
Halkımızın yaşanan bu süreçte doğru bilgiye ulaşmalarını sağlamak amaçlı, resmi kaynaklara ve bilim insanlarının görüşlerine başvurulması büyük önem taşıyor. Unutulmamalıdır ki, depremler, yer kabuğundaki doğal süreçlerin bir parçasıdır ve Amacımız, bu doğal afetlerin etkilerini en aza indirmek ve toplumu bilgilendirmektir.